Savaşları ile insanların aklında
kalan Vietnam bir yanda doğal güzellikleri bir yanda ise halkın fakirliği ile ön
plana çıkıyor.
Ülkede araba sayısının 20 katı kadar motosiklet mevcut ve bu da
yolda yürümenizi zorlaştırıyor. Kaldırımlara park edilen motosikletler ve derme
çatma restaurantların yemeklerini kaldırımlarda pişirmeleri sebebiyle
kaldırımda yürüyemiyorsunuz ve dolayısıyla yolun kenarından ilerliyorsunuz. Yanınızdan
motosikletler vızır vızır ilerliyor ki çoğu yerde trafik ışığı da mevcut değil.
Hanoi şehir merkezinde birkaç noktada var fakat yayaya yeşil yansa da kimse
buna aldırış etmiyor. Dolayısıyla tam bir keşmekeşin içine düşmüş oluyorsunuz.

Peki Vietnam’a öncelikle nasıl vize alıyoruz? Türklere kapıda vize uygulaması
olmasına rağmen elinizde vize onay kağıdınızın olması gerekiyor. 100 USD
karşılığında size bu onay kağıdını hazırlayan acenteler mevcut. Bu kağıdı
alırken hangi havalimanına ineceğinizi belirtmeniz gerekiyor çünkü kağıdın aslı
o havalimanına gönderiliyor. Yani Hanoi dediniz Ho Chi Minh City’e inmek
durumunda kaldınız işte o zaman sıkıntı. Havalimanında vize onay kağıdınızla beraber
vize bankosuna başvuruyorsunuz ve 25 USD karşılığında tek girişli vizeniz
pasaportunuza basılıyor. Yani Vietnam vizesi almak hem çok zor hem de onay
kağıdınız varsa çok kolay. Hanoi havalimanı şehre yaklaşık 40 dakika uzaklıkta.
Havalimanından yerel halkın kullandığı merkeze giden otobüsler mevcut fakat
rahat mıdır bilemem. Biz taksiyi tercih ettik ki onu bulmak bile zor oluyor
çünkü dışarıdaki taksicilerin güvenilir olmadığını söylüyorlar. Bu sebeple
biraz daha fazla ücretle havalimanının içinde bulunan tur şirketleri size taksiyi
ayarlıyorlar. Zira otele ulaştığımızda resepsiyonistin lütfen şehrin içinde
dolaşırken telefonunuza çantanıza dikkat edin demesi bu her şeyin en güvenlisi
olsun çabamızı haklı çıkarıyor. Peki nereyi geziyoruz?
Old Quarter: Turistler tarafından ilk başta ziyaret edilen yer olan
eski şehir meydanı ve çevresi yerel ve bazı Amerikan markalı restoran ve
hediyelik eşya dükkanlarının en fazla bulunduğu yer. Festivaller ve geleneksel
kutlamalar bu eski şehir meydanında yapılıyor ve o anda yolda yürüyecek yer
bulmak bile imkansızlaşıyor.
Hoan Kiem Lake: Eski şehir meydanında bulunan bu göl Vietnam’lılar tarafından
kutsal kabul ediliyor. Efsaneye göre 1428 yılında Çin baskısı altında olan
halkın, gölden çıkan dev bir kaplumbağanın imparatora bir kılıç vermesiyle
bağımsızlığına kavuştuğu söyleniyor. Böylelikle Hanoi başkent oluyor. Kutsal
olmasının yanı sıra halk burayı hem dinlenmek hem de sabahları spor yapmak için kullanıyor.
Çünkü Hanoi’nin içinde motosikletlerden dolayı her yer egzoz dumanı kokuyor ve
herkes maske kullanıyor. İnsanların oksijen alabileceği yerler haliyle sınırlı
oluyor.
 |
Hoan Kiem Gölü |
Ha Long Bay: Unesco dünya mirası listesinde yer alan cennet gibi
yer Ha Long Koyu’na gitmeniz için şehir merkezinde fazlaca bulunan tur şirketlerinden
tur ya da sadece otobüs bileti satın alabilirsiniz. Teknede konaklamalı ya da
günü birlik turlardan biz kişi başı 40 USD verip günü birlik olanını tercih
ettik ki yol 170 km olmasına rağmen trafikten dolayı ulaşması yaklaşık 3-4 saat
sürüyor. Ha Long Limanı’na ulaştığınızda sizi tekneler alıp koyda muhteşem bir
gezintiye çıkarıyor. Yaklaşık 2000 tane adanın arasından geçerken çok güzel
manzaralara tanıklık ediyorsunuz. Tekne Hang Sung Sot mağarasının olduğu adaya
yaklaşıyor ve 1 saat boyunca bu eşsiz mağarada geziyorsunuz. Mağaranın olduğu yükseklikten koyun manzarası
da efsane. Sonrasında ise turun içeriğine göre diğer adalara uğrayıp farklı
aktiviteler yapabilirsiniz.
 |
Ha Long Koyu |
Hoa Lu, Tam Coc: Bir diğer cennet ise Ninh Binh şehrinde bulunan ve
Ho Long Koyu’nun kara üzerindeki hali olarak kabul edilen Tam Coc. Yine günü
birlik olup ücreti kişi başı 30 USD olan bu tur öncelikle 10. Ve 11. Yüzyılda Vietnam’ın
başkenti olan Hoa Lu’da bulunan iki önemli tapınağa uğruyor. Bir tanesi ilk
imparator Dinh Hoan’a ait ve gayet süslenmiş bir tapınak. Diğeri ise 200 metre
ilerisinde, Dinh Hoan öldükten sonra eşinin yeniden evlenmesiyle kral olan Le
Hoan’a ait. Halkın hala ilk imparatorlarına saygı göstermelerinden dolayı bu tapınak
gayet sade şekilde inşa edilmiş. Buradan sonra 20 dakika uzaklıkta bulunan Tam
Coc’a uğrayıp nehir üzerinde kayıkla mağaraların ve muhteşem dağların arasından
geçiyorsunuz. Bu kayıkların çoğunu kadınlar ayaklarıyla kürek çekerek
ilerletiyor. Vietnam’da gördüğüm kadarıyla erkeklerden çok kadınlar çalışıyor.
 |
Hoa Lu |
 |
Tam Coc |
Temple of Literature: 1070 yılında inşa edilen bu Edebiyat Tapınağı
Konfüçyüs adına inşa edilmiş olan birçok tapınaktan en önemlisi. Şehrin
merkezine yürüme mesafesinde olan bu yeri gezerken kepiyle cübbesiyle
mezuniyetini kutlayan öğrenciler görebilirsiniz çünkü mezuniyet törenleri
burada gerçekleşiyormuş.
Street Trains: Günde iki defa trenin geçtiği bu daracık sokak turistler
tarafından hayli ilgi görüyor. Ufacık evlerde oturan insanlar trenin geçmediği
saatlerde bu sokağı yemek yapmak ya da çamaşır asmak için kullanıyorlar. Maalesef
halkın fakirliğini gözler önüne seren bir sahne oluyor burası.
 |
Street Trains |
St Joseph’s Cathedral: Ülke nüfusunun %10 kadarının Hristiyan olmasından
dolayı şehrin merkezinde kocaman bir kilise mevcut. Etrafında cafelerin ve şehrin
diğer yerlerine göre daha kaliteli yemek yiyebileceğiniz yerlerin olduğu bu katedralin
bahçesinde bazı akşamlarda dini törenler gerçekleştiriliyor.
 |
St Joseph Katedrali |
Quan Su Pagoda: Budistlerin dini yapıları olan Pagodalar Hanoi’de
de yaygın durumda. Bunların en önemlilerinde biri olan bu Pagoda 15. Yüzyılda hanedan
tarafından inşa edilmiş. Hoan Kiem gölüne ise yürüme mesafesinde.
 |
Quan Su Pagoda |
Dong Xuan Market: Bir alışveriş merkezi beklentisiyle gidip üstü
kapalı bir han ile karşılaştığım anı hiç unutmuyorum. 3-4 katlı olan bu yapının
içerisinde birçok dükkan mevcut. Şehrin içine göre hediyelik eşyaların çok daha
uygun olduğu bu alandan, aynı zamanda yerel baharat ve kahveler de satın
alabilirsiniz. Vietnam’ın kahvesi ve kaju fıstığının ünlü olmasından dolayı
burada sizin için birçok seçenek mevcut. Siz yine de pazarlık yapmayı unutmayın
çünkü turistleri kazıklamak her asya ülkesinde olduğu gibi burada da çok yaygın
olan bir şey.
Hanoi Night Market: Dong Xuan Marketin oradan başlayıp eski şehir
meydanına kadar uzanan caddede her cuma, cumartesi ve pazar günleri akşam 8’de yine
asyanın vazgeçilmezi gece pazarı kuruluyor. O gecelerde şehrin içindeki trafiği
siz düşünün. Yine hediyelik eşyaların ve sahte çanta ve spor ayakkabılarının
satıldığı birçok tezgah mevcut. Amerikan ya da Avrupa markalarının birçoğunun
Vietnam’da fabrikasının olmasından dolayı burada üretim hayli yaygın. Bu
sebeple her şeyin aynı zamanda sahtesi de üretilmiş.
Peki Vietnam’da ne yiyoruz? İlk
başta denenmesi gereken şey içerisinde pirinç noodle ve et ya da tavuk bulunan
Pho çorbası. Damak tadımıza yakın olmasa da tadı fena sayılmaz. Eğer yok ben
içemem bunu derseniz bal kabağı çorbası hayat kurtarabilir.
 |
Pho Çorbası |
Bunun yanı sıra
balık ürünlerinin hayli yaygın olmasından dolayı karides, kalamar, midye, çok popüler
olan yılan balığını yiyebilirsiniz. Eğer Uzakdoğu yemeği ya da balık ürünleri
sevmiyorsanız eski şehir meydanında hamburger ve pizza restoranları da
mevcut. Yani aç kalmanız imkansız 😊 Bir de meşhur çiğ yumurtalı kahvesinden içmeden
dönmeyin derim. Cafe Giang bunu en iyi yapan yermiş. Yazmaya doyamadığım ve doğasını
pek sevdiğim Vietnam’a selamlar.