22 Eylül 2018 Cumartesi

Londra, İngiltere


Hyde Park’tan Tower Bridge’e kadar gezdiğinizde en popüler noktaların çoğunu görmüş olacağınız Londra yine gez gez bitmiyor. Oxford Street boyunca uzanan lüks mağazaları, Carnaby Street’e girdiğinizde ise tıklım tıklım dolu cafeleri ve hatta ellerinde içeceklerle sokakta ayakta sohbet eden insanları, Carnaby’den Piccadily Circus’a yürüdükten sonra şarkı söyleyen sokak sanatçıları ile tam eğlenceli vakit geçirmelik bir yer Londra. Kocaman bir şehir olmasına rağmen şehir merkezine hem Heathrow hem de Gatwick havalimanlarından metro ile kolayca ve doğrudan ulaşabilirsiniz. Başlıca görülmesi gereken yerleri tabiki sırasıyla Buckingham Sarayı, 2021 yılına kadar ne yazık ki tadilatta olduğundan dolayı sadece yuvarlak saati görünen Big Ben, London Eye, girişi ücretsiz olan British Museum, Tower Bridge, Westminster Sarayı ve daha bir çok müze. Eğer Ünlü kırmızı telefon kulübelerinde resim çekilmek isterseniz Westminster Sarayı'nın olduğu yerdekileri tercih edebilirsiniz çünkü şehrin diğer noktalarındakiler bir hayli yıpranmış.


Turist olarak buraları gördükten sonra biraz da eğlenmek isterseniz yazacağım yerler bunlardan farklı olacak. İlk olarak yaratıcılık, sanat, tarz cafeler, sokak tezgahları ile gençlerin en çok vakit geçirdiği yerlerden biri olan Camden Town benim favorim.

                                               


Pubları ile ünlü olan bu semtte bolca ikinci el eşya satan dükkanların yanı sıra 1 pounda magnet alabileceğiniz birçok mekan mevcut. Aynı zamanda dünyanın farklı mutfaklarından değişik lezzetler tadabileceğiniz sokak yemekleri satan tezgahlar da sizleri bekliyor. Amy Winehouse da hep Camden Town’da sahneye çıkarmış ki gittiğinizde heykelini ve evini de görebilirsiniz sevenlerine duyurulur. Bir diğer ziyaret edilecek yer ise Portobello Road. 


Portobello Road
Bu caddede üzerine kurulmuş kilometrelerce uzayan sokak pazarını ve etrafında bulunan renkli evlerini görebilirsiniz. Hediyelik eşya alışverişlerinizi buradan ve Camden Town’dan yapabilirsiniz zira Londra’nın merkezinde biraz pahalı. Eğer karnınızın acıktığını hissederseniz London Bridge metro durağında inip hemen yanındaki Borough Market’e uğramanızı tavsiye ederim. Neden mi? İçindeki yemek tezgahlarının sunduğu bedava olan tadımlıkları yerken bile karnınızı doyurabilirsiniz.
 
Borough Market
Onun dışında yemeğinden tatlısına, doğal içeceklerine varıncaya dek birçok yiyecek opsiyonunu içinde barındırıyor. Sokak lezzeti seviyorsanız eğer tam vakit geçirmelik bir yer. Görülmesi gereken
bir diğer nokta ise içinde cam tavanlı sebze meyve pazarı bulunan ve haftasonu yürümekte bile zorluk çekeceğiniz Covent Garden.

Covent Garden
Buraya aynı adı taşıyan metro durağında inerek ya da Leichester Square’dan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Burası orta çağda Londra halkının sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan tarlalar ile   kaplıymış ve bu sebepledir ki içindeki Apple Market ve Jubilee Market 1800’lü yıllardan bu güne kadar kalmış. Eğer dilerseniz bu pazar kompleksinin hemen yanındaki London Transport Museum’u da ziyaret edebilirsiniz. Peki 221B Bakery Street size bir şey çağrıştırıyor mu? Dünyanın en ünlü dedektifi Sherlock Holmes’un kitapta geçen ve şu anda müze olarak kullanılan evini £15’a bilet alarak aynı adreste ziyaret edebilirsiniz.

Yine dünyanın neredeyse her yerinde olan China Town’a da Leichester Square’dan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra eğer şehir merkezinin dışına çıkıp bir gün geçirecek kadar vaktiniz varsa Oxford ya da Cambridge Üniversite’sini ziyaret edebilirsiniz. Greenwich Gözlem Evi’ne ise birkaç metro değiştirerek yaklaşık 1 saatte ulaşabilirsiniz. Biraz ne yeriz kısmına gelecek olursak hamburgerinin çok da enfes olmadığı fakat fıstık yağında kızartılarak sunulan ve bu sebeple lezzetli patatesleri olan Five Guys ile öğlen karnınızı doyurabilirsiniz. Akşam yemeği kısmında ise illa ki et yiyelim derseniz birazcık araştırdığınızda hakkında çok şey duyacağınız ve önünde 1 saati bulabilecek kadar sıra beklemeniz ya da önceden rezervasyon yaptırmanız gereken Flat Iron’ı deneyebilirsiniz. Diğer steakçilere nazaran biraz daha fiyatı uygun olan ve hem Carnaby Street’te hem de Covent Garden yakınında şubesi olan bu mekan turistler tarafından fazlaca da tercih ediliyor. Kalacak yer konusunda ise Londra’nın genel olarak pahalı olmasından dolayı Zone 1’de uygun otel bulamayabilirsiniz. Fakat gelişmiş metro ağı sayesinde biraz daha merkezden uzaklaşırsanız daha uyguna kalıp merkeze kolayca ulaşabilirsiniz. Eğer İngiltere’ye gidip kısa süre de olsa country tarzı bir evde konaklamak isterseniz de airbnb’de yine zone 1’in dışında konaklayacak yer bulabilirsiniz. Londra’ya giderseniz yeni gelin Megan Markle’a da selamlarımı iletin 😊

Covent Garden

Camden Town
London Eye
British Museum
Carnaby Street

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder