Hyde Park’tan Tower Bridge’e kadar
gezdiğinizde en popüler noktaların çoğunu görmüş olacağınız Londra yine gez gez
bitmiyor. Oxford Street boyunca uzanan lüks mağazaları, Carnaby Street’e
girdiğinizde ise tıklım tıklım dolu cafeleri ve hatta ellerinde içeceklerle sokakta
ayakta sohbet eden insanları, Carnaby’den Piccadily Circus’a yürüdükten sonra
şarkı söyleyen sokak sanatçıları ile tam eğlenceli vakit geçirmelik bir yer
Londra. Kocaman bir şehir olmasına rağmen şehir merkezine hem Heathrow hem de
Gatwick havalimanlarından metro ile kolayca ve doğrudan ulaşabilirsiniz. Başlıca
görülmesi gereken yerleri tabiki sırasıyla Buckingham Sarayı, 2021 yılına kadar
ne yazık ki tadilatta olduğundan dolayı sadece yuvarlak saati görünen Big Ben,
London Eye, girişi ücretsiz olan British Museum, Tower Bridge, Westminster
Sarayı ve daha bir çok müze. Eğer Ünlü kırmızı telefon kulübelerinde resim çekilmek isterseniz Westminster Sarayı'nın olduğu yerdekileri tercih edebilirsiniz çünkü şehrin diğer noktalarındakiler bir hayli yıpranmış.
Turist olarak buraları gördükten sonra biraz da
eğlenmek isterseniz yazacağım yerler bunlardan farklı olacak. İlk olarak yaratıcılık,
sanat, tarz cafeler, sokak tezgahları ile gençlerin en çok vakit geçirdiği
yerlerden biri olan Camden Town benim favorim.
Pubları ile ünlü olan bu semtte
bolca ikinci el eşya satan dükkanların yanı sıra 1 pounda magnet alabileceğiniz
birçok mekan mevcut. Aynı zamanda dünyanın farklı mutfaklarından değişik
lezzetler tadabileceğiniz sokak yemekleri satan tezgahlar da sizleri bekliyor.
Amy Winehouse da hep Camden Town’da sahneye çıkarmış ki gittiğinizde heykelini ve
evini de görebilirsiniz sevenlerine duyurulur. Bir diğer ziyaret edilecek yer
ise Portobello Road.
|
Portobello Road |
Bu caddede üzerine kurulmuş kilometrelerce uzayan sokak
pazarını ve etrafında bulunan renkli evlerini görebilirsiniz. Hediyelik eşya alışverişlerinizi
buradan ve Camden Town’dan yapabilirsiniz zira Londra’nın merkezinde biraz
pahalı. Eğer karnınızın acıktığını hissederseniz London Bridge metro durağında
inip hemen yanındaki Borough Market’e uğramanızı tavsiye ederim. Neden mi? İçindeki
yemek tezgahlarının sunduğu bedava olan tadımlıkları yerken bile karnınızı
doyurabilirsiniz.
|
Borough Market |
Onun dışında yemeğinden tatlısına, doğal içeceklerine
varıncaya dek birçok yiyecek opsiyonunu içinde barındırıyor. Sokak lezzeti
seviyorsanız eğer tam vakit geçirmelik bir yer. Görülmesi gereken
bir diğer
nokta ise içinde cam tavanlı sebze meyve pazarı bulunan ve haftasonu yürümekte
bile zorluk çekeceğiniz Covent Garden.
|
Covent Garden |
Buraya aynı adı taşıyan metro durağında
inerek ya da Leichester Square’dan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Burası orta çağda
Londra halkının sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan tarlalar ile kaplıymış
ve bu sebepledir ki içindeki Apple Market ve Jubilee Market 1800’lü yıllardan
bu güne kadar kalmış. Eğer dilerseniz bu pazar kompleksinin hemen yanındaki
London Transport Museum’u da ziyaret edebilirsiniz. Peki 221B Bakery Street size
bir şey çağrıştırıyor mu? Dünyanın en ünlü dedektifi Sherlock Holmes’un kitapta
geçen ve şu anda müze olarak kullanılan evini £15’a bilet alarak aynı adreste
ziyaret edebilirsiniz.
Yine dünyanın neredeyse her yerinde olan China Town’a da
Leichester Square’dan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra eğer şehir
merkezinin dışına çıkıp bir gün geçirecek kadar vaktiniz varsa Oxford ya da
Cambridge Üniversite’sini ziyaret edebilirsiniz. Greenwich Gözlem Evi’ne ise birkaç
metro değiştirerek yaklaşık 1 saatte ulaşabilirsiniz. Biraz ne yeriz kısmına
gelecek olursak hamburgerinin çok da enfes olmadığı fakat fıstık yağında
kızartılarak sunulan ve bu sebeple lezzetli patatesleri olan Five Guys ile
öğlen karnınızı doyurabilirsiniz. Akşam yemeği kısmında ise illa ki et yiyelim
derseniz birazcık araştırdığınızda hakkında çok şey duyacağınız ve önünde 1
saati bulabilecek kadar sıra beklemeniz ya da önceden rezervasyon yaptırmanız gereken
Flat Iron’ı deneyebilirsiniz. Diğer steakçilere nazaran biraz daha fiyatı uygun
olan ve hem Carnaby Street’te hem de Covent Garden yakınında şubesi olan bu
mekan turistler tarafından fazlaca da tercih ediliyor. Kalacak yer konusunda
ise Londra’nın genel olarak pahalı olmasından dolayı Zone 1’de uygun otel
bulamayabilirsiniz. Fakat gelişmiş metro ağı sayesinde biraz daha merkezden
uzaklaşırsanız daha uyguna kalıp merkeze kolayca ulaşabilirsiniz. Eğer İngiltere’ye
gidip kısa süre de olsa country tarzı bir evde konaklamak isterseniz de airbnb’de
yine zone 1’in dışında konaklayacak yer bulabilirsiniz. Londra’ya giderseniz
yeni gelin Megan Markle’a da selamlarımı iletin 😊
|
Covent Garden |
|
Camden Town |
|
London Eye |
|
British Museum |
|
Carnaby Street |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder